Musa Kâzım GÜLÇÜR
26 Şubat/2019
Giriş
Televizyon ve internet artık günlük hayatın neredeyse olmazsa olmazlarından. Bu gerçeği göz önünde tutarak çocuklar ve gençler için “durumu nasıl faydalı ve yararlı hale getirebilir ve varsa zararlarından çocuklarımızı ve gençlerimizi nasıl koruyabiliriz?” sorusu sanırız pek çok ebeveynin ortak düşüncesi. Şurası artık su götürmez bir gerçektir ki çocuklar ve gençlerin TV’de internet ya da akıllı telefonlar vasıtası ile ulaşabildiği ya da gördüğü şiddet sahneleri onları olumsuz etkilemekte, okulda/fakültede yılda 900 saat geçiren bir çocuk ya da genç ekran başında ise ortalama 1500 saat geçirmektedir.[1] Bu durumun sadece çocuklar ya da gençler için değil ama aynı zamanda yetişkin kişiler için de bir problem olduğu, onların yaratıcılık ve hayâl gücü üzerinde olumsuz etkilerinin yadsınamadığı uzmanlar tarafından ifade edilmektedir.[2]
Televizyon ve internet başında uzun saatler harcayan çocuklar ve gençler üzerinde muhtemel olumsuz etkiler, fiziksel ve psikososyal etkiler olarak ikiye ayrılabilir. Buna göre televizyon ve internet başında fazla saatler harcamanın oluşturabileceği fiziksel etkiler; obezite, hiperkolesterolemi, hipertansiyon, görme kusuru ve göz şikâyetleri, bel ağrısı ve uyku sorunları olarak sayılabilir. Psikososyal etkilere gelince; dünya ile ilgili olumsuz ve gerçekle uyumsuz bilgilenme, kalıpsal (stereotipik) kültürlenme, öğrenme güçlüğü sonucunda okul başarısında düşme, antisosyal ve saldırgan davranışlarda artma gibi birtakım davranış bozuklukları olarak sıralanabilir.[3]
Televizyon yayınlarının ve internet medyasının en yıkıcı gücü, etkiye en fazla açık durumdaki çocuklar ve gençler üzerinde tezahür etmektedir.[4]
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen ve 27 Ocak 1995 tarihli ve 22184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin Önsöz’ünde, çocuk haklarının güvence altına alınması gereğinin nedenleri şu şekilde belirtilmektedir:
“Savunmasız konumları nedeniyle çocuklar özel bir duyarlılığa ve korunmaya muhtaçtırlar. Çocuğa ilk elde bakım ve koruma sağlayacak olan ailenin bu konudaki sorumluluğu büyüktür. Çocuğun gerek dünyaya gelmeden önce, gerekse sonrasında, yasal açıdan ve diğer açılardan korunması gerekmektedir. Çocuğun içinde yaşadığı toplumun kültürel değerlerine saygının önemi ve çocuk haklarının güvenceye alınmasında uluslararası işbirliğinin rolü büyüktür.”
Ceza kanunumuzda müstehcenliğin çocuklar ve gençler üzerindeki olumsuz tesirleri dikkate alınarak bazı yaptırımlar öngörülmüştür. Buna göre ilgili Kanunun ‘Genel Ahlaka Karşı Suçlar’ı düzenleyen Yedinci Bölümünde yer alan 226. madde birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde özellikle “çocuk” kelimesi geçmekte ve çocukların müstehcenliğe karşı korunması gerektiği ifade edilmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, müstehcen görüntü, yazı veya sözlerin kitle iletişim araçlarıyla yayınlanması suçtur.
Üçüncü fıkrada ise, müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması suç olarak düzenlenmiştir. Bu ürünlerin herhangi bir araç ile başkalarının kullanımına sunulması da suçtur.
Dördüncü fıkrada ise, fıkra metninde geçen fiillere ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri başkalarının kullanımına sunmak (kitle iletişim araçları dâhil) suç olarak öngörülmüştür.
Beşinci fıkrada ise, üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğinin basın ve yayın yoluyla yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlamak ağırlaştırıcı sebep sayılmıştır.
Televizyon ve internet yayınlarında küçükleri korumaya yönelik en önemli kanun 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanundur. Bu Kanun 15.02.2011 tarihinde kabul edilmiştir 6112 sayılı Kanun’un “Yayın Hizmeti İlkeleri” başlıklı 8. maddesinde yer alan hükümler uyarınca yayın hizmetleri;
“Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz.” (f bendi)[5]
Günümüz çocukları ve genç kuşağının da teknolojik gelişmeleri yakın takip ettiği gerçeğinden hareketle, sesli-görüntülü içerikteki medyanın zararlı etkilerine karşı küçükleri/çocukları ve gençleri koruma adına alınacak önlemler gün geçtikçe daha büyük önem arz etmektedir. Çünkü gelişen teknoloji ve ekonomik imkânlar sayesinde önceden ebeveynler ile birlikte izlenen televizyon şimdilerde yerini odalarında özel televizyonlara sahip çocukların, yayınlarla korunmasız bir şekilde baş başa kalmış, internet ve cep telefonları üzerinden izlenebilen yayınlarla çocukların savunmasız konumları bir kat daha artmıştır.[6]
Savunmasız konumdaki çocukların en fazla maruz kalmış oldukları problem, çıplaklıkla birlikte yoğun cinsellik içeren sahneler, cinsellik içeren davranışlardır ve çocuklarla gençler aslında bu durumdan bir şekilde de rahatsızlık duymaktadırlar.[7]
Çocukların saldırgan davranış biçimlerini televizyondan öğrenerek bu davranışları taklit ettiklerini ortaya koyan başka bir araştırma Dubow ve Miller tarafından yapılmış, televizyonda şiddet içeriği izlemenin gözlemsel öğrenme aracılığıyla saldırgan davranışları etkilediği ortaya konmuştur (Mutlu 1999:126).[8]
Başka bir araştırmaya göre, ilkokul çağında şiddet öğesi içeren televizyon programları seyretme miktarı ile on dokuz yaşındaki şiddet davranışları arasında önemli bir ilişki bulunmuştur (Severin vd. 1979:261).[9]
Aile araştırma kurumu tarafından ülkemizde yapılan çalışmada, medyanın şiddetin kanıksanmasına yol açarak, söz konusu etkisinin varlığı ortaya konmuştur (Görmez vd. 1998:240).[10]
Bu durumda “ne yapılmalı?” sorusu sanırız biraz daha fazla önem kazanmaktadır. Sektör yöneticilerinden eski TİB Başkanı Fethi Şimşek’in uyarıları şöyle:
– Çocuklar odalarında kesinlikle internet bağlantılı bilgisayarla baş başa bırakılmamalı.
– Anne ve babalar internetin nasıl güvenli kullanılacağını mutlaka öğrenmeli.
– Aile içinde internetin güvenli kullanımına ilişkin özellikle zaman sınırlamasına yönelik kurallar getirilmeli.
– Ebeveynler internet kullanımında çocukları ile birlikte hareket etmeli.
– Bilgisayarlar çocukların odalarında değil oturma odalarında olmalı.
– Çocuklar için faydalı internet siteleri “sık kullanılanlar” kısmına eklenmeli.
– 13 yaşından küçük hiçbir çocuk sosyal paylaşım sitelerini (MSN ve Facebook gibi) kullanmamalı.
– Anne ve babalar çocukların sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarını sık sık kontrol etmeli.
– Çocuklarının sosyal ağlardaki arkadaşlarını ve mesajlaşma trafiği yakından gözlemlemeli.
– Evlerdeki bilgisayarlara “aile koruma” programları kurulmalı.
– İnternet
servis sağlayıcıların sunduğu filtreleme seçenekleri tercih edilmeli.[11]
[1] M. Zübeyir Şengül, Televizyon Yayınlarında Küçüklerin Korunması, Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, s. 20, Ankara-2011.
[2] Servet KALKAN, Televizyon Yayınlarındaki Zararlı İçerikten Küçüğün Korunması, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2008, s.16.
[3] Ayrıntılı bilgi için bkz. Müge TOYRAN, Televizyon İzlemenin İlkokul Çocukları Üzerindeki Bazı Fiziksel ve Psikososyal Etkilerinin İncelenmesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Uzmanlık Tezi, Ankara, 2000, s.4 vd.
[4] Pınar Mehri CEYLAN, Müzik Videolarındaki Erotik, Müstehcen ve Pornografik Görüntülerin İlköğretim Birinci Kademe Öğrencileri Üzerindeki Etkileri, Gazi Üniversitesi SBE, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2004, s.23.
[5] http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6112.pdf
[6] M. Zübeyir Şengül, Televizyon Yayınlarında Küçüklerin Korunması, Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, s. 109, Ankara-2011.
[7] Wartella, E., Scantlin, R., Kotler, J., Huston, A. C. Ve Donnerstein, E. (2000). Effects of sexual content in the media on children and adolescents.
[8] Mutlu, Erol (1999), Televizyon ve Toplum, TRT Kurumu Yayınları, Ankara.
[9] Severin, Werner J.ve Tankard James W. (1979), Communication Theorise, Hastings House, New York.
[10] Görmez, K; Bayat, B; Sezal, İ; Göka, E; Köse, R; Özcan, Y.Z.; Kutlugün, D; Sarımeşeli, M; Kentli, K; Cavcav, D. (1998), Aile İçinde ve Toplumsal Alanda Şiddet, Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yayınları Bilim Serisi 113, Ankara.
[11] http://www.bilgicagi.com/Yazilar/5546-cocuklari_internetin_zararlarindan_korumak_icin_neler_yapmali.aspx
© Her hakkı mahfuzdur. İşbu web sitesi ve içeriğine ilişkin tüm fikrî haklar ile her türlü telif hakları www.dinveilim.com sitesine ait olup, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tâbidir. www.dinveilim.com internet sayfalarındaki yazıların, bütün olarak elektronik ya da matbu bir ortamda yayımlanması yasaktır. Ancak www.dinveilim.com sitesinde yer aldığının belirtilmesi ve doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazılardan kısa bölümler iktibas edilebilir.