Hastaya Dua & Hastaları Ziyaret Etme

Musa Kâzım GÜLÇÜR

10 Kasım/2019

İçindekiler

Giriş 1

Hastaya Dua Etme. 2

Hasta Ziyaretinin Önemi 3

Sonuç 5

Giriş

Araştırmalar, sevilen bir kişi tarafından ziyaret edildiğinde hastaların kan basıncının düştüğünü ve kalp atış hızının olumlu etkilendiğini göstermektedir. Ziyaretçinin hastanın yatağının yanında sadece oturması ya da sadece sesini duyması ile dahi hasta kendisini daha iyi hissedebilmektedir. Mutlu hatıralar ve iyi zamanlar hakkında konuşmak hastanın kendisini daha iyi hissetmesine vesile olacaktır. Ayrıca hastaya kitap veya gazete okuma da iyi gelebilir. Hastanın sağlığına duada bulunma, dayanışmayı kuvvetlendirmeye ve kalplerin ülfet ve ünsiyetine yardım eder. Bir hastayı ziyaret eden kişi hem hastaya moral vermiş hem de kendisi sevap kazanmış olur.

Hastayı ziyaret etmek Peygamberimizin (sas) sünnetidir. Efendimiz (sas), hastaları ziyaret eder, hasta ziyaretini tavsiye ederdi. Berâ ibnu Âzib (ra) şöyle anlatıyor:

Peygamber (sas) bize yedi şeyi işlememizi emretti, yedi şeyi de yasakladı: Peygamber bize cenazeleri teşyi etmeyi, hastaları ziyaret etmeyi, davete icabeti, zulme uğramışa yardım etmeyi, yemini kabul etmeyi, selâma mukabeleyi, aksırana dua etmeyi emretti. Yine Peygamber (sas) bize gümüş kap kullanmayı, altın yüzük takmayı, harîr, dîbâc, kassıyy ve istebrak (ipekli kumaşlar) kullanmayı da yasakladı[1]

Hastaya Dua Etme

İnsan, hasta olmadıkça sağlığının kıymetini bilemez. Hastalıklar imtihandır. Peygamberimiz (sas) hastaların ziyaret edilmesini istemiştir.[2] Efendimiz (sas) hastaları ziyaret ettiğinde elini hastanın alnına kor, hastanın elini kendi eli içine alır, şefkatle hatırını sorar ve hasta kimse için şöyle dua ederdi:

(لاَ بَأْسَ عَلَيْكَ طَهُورٌ، إِنْ شَاءَ اللَّهُ)

Geçmiş olsun, inşallah iyi olacaksın.[3]

Ebu Hüreyre’nin Resülullah’tan (sas) rivayet ettiği bir kutsi hadiste, kıyamet günü Allah Teâlâ’nın şöyle diyeceği rivayet edilmektedir:

(أَمَا عَلِمْتَ أَنَّ عَبْدِي فُلاَنًا مَرِضَ فَلَمْ تَعُدْهُ أَمَا عَلِمْتَ أَنَّكَ لَوْ عُدْتَهُ لَوَجَدْتَنِي عِنْدَهُ)

Falan kulum hastalandı da sen onu ziyaret etmedin, bilir misin şayet onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulacaktın.[4]

Ebu Said’in rivayetine göre Cebrail (as) geldiğinde Efendimiz’in (sas) rahatsız olduğunu görünce şöyle dua etti:

(بِاسْمِ اللَّهِ أَرْقِيكَ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ يُؤْذِيكَ مِنْ شَرِّ كُلِّ نَفْسٍ وَعَيْنِ حَاسِدٍ بِاسْمِ اللَّهِ أَرْقِيكَ وَاللَّهُ يَشْفِيكَ)

Sana eziyet veren şeyler için Allâh’ın adı ile şifa diliyorum. Her kötü nefisten ve her hasetçi gözden Allâh’ın adı ile sana şifa diliyorum. Allâh sana şifa verecektir.[5]

Abdülaziz b. Süheyb (ra) şöyle rivayet ediyor:

“Ben ve Sabit el-Bünânî, Enes b. Malik’in (ra) ziyaretine gittik. Sâbit (el-Bünânî) Enes’e (ra):

“Ey Ebu Hamza, (biraz) rahatsızım” dedi. Enes (ra) dedi ki:

“Seni Resülullah’ın (sas) duası ile tedavi edeyim mi?” O da “Evet” dedi. Bunun üzerine (Enes) şöyle dua etti:

(اللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ مُذْهِبَ الْبَاسِ اشْفِ أَنْتَ الشَّافِي لاَ شَافِيَ إِلاَّ أَنْتَ شِفَاءً لاَ يُغَادِرُ سَقَمًا)

“Ey insanların Rabbi, sıkıntıları gideren Allah’ım! Şifa ver, çünkü Şâfi (şifa veren) Sensin. Senden başka kimse şifa veremez. Öyle şifa ver ki geride tortusu kalmasın.[6]

Yine Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur:

“Bir hastayı ziyaret eden kimse, şayet o hastanın eceli gelmemişse ve ziyaret eden de yedi defa şöyle dua ederse mutlaka şifa bulur:

(أَسْأَلُ اللَّهَ الْعَظِيمَ رَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ أَنْ يَشْفِيَكَ)

Yüce Allâh’tan, büyük arşın Rabbinden sana şifa vermesini istiyorum.”[7]

Eğer hasta, ölüm hastası ise, ona kelime-i tevhîd telkin edilir.[8] Hasta yanında daima hayır konuşulur.

Hasta Ziyaretinin Önemi

Resülullah (sas), Müslim, gayr-i Müslim ayırt etmeden hastaları ziyaret etmiştir.[9] Hasta ziyareti Müslüman için bir görevdir. Çünkü Resülullah, müminleri bir vücudun organları gibi birbirine bağlı görmüş ve şöyle buyurmuştur:

Sevilmede, merhamet ve şefkatte müminleri bir vücut gibi görürsün. O vücudun herhangi bir azası rahatsız olursa diğer azalar da onunla ıstırap duyarlar.[10]

Hz. Ali’nin (ra) rivayetine göre Resülullah (sas), Müslüman’ın Müslüman üzerindeki altı hakkından söz ederek şöyle buyurmuştur:

Karşılaştığında selâm vermesi, davet ettiğinde icabet etmesi, aksırdığında Allah’a hamd ederse ona ‘yerhamükallah’ demesi, hastalandığında ziyaret etmesi, öldüğünde cenazesini teşyi etmesi ve kendisi için istediğini kardeşi için de istemesi maruf bir şekilde Müslümanın Müslüman üzerindeki altı hakkıdır.”[11]

En güzel ahlâkı yaygınlaştıran Allah’ın Resulü Hz. Muhammed (sas), en insanî duygularla donatılmış bir yardımlaşma ve kardeşlik ortamı oluşturmuştur. Hasta ziyareti, insanî duygulardan biridir. Çünkü hasta, kendisine yapılan ziyaretlerle yalnızlık hissetmez, kendini biçare görerek bedbahtlık ve ümitsizliğe düşmez, acıları hafifler. Yahudi bile olsa, Resülullah’ın yaptığı gibi hasta ise ziyaretine gidilir. Enes b. Malik’ten rivayet edilen hadiste şöyle denilmektedir:

Resülullah’a (sas) hizmet eden gayr-i Müslim bir köle vardı. Bir gün bu köle hastalandı. Hz. Peygamber (sas) onu ziyaret için geldi ve başucuna oturdu. Ona:

İslâm’a gir (Müslüman ol)”

Dedi. Köle yanında olan babasına baktı. Babası: “Ebu’l Kasım’a itaat et” dedi. Köle de Müslüman oldu. Nebi (sas) dışarı çıkarken şöyle buyurdu:

Onu ateşten kurtaran Allah’a hamdolsun.”[12]

Hastalık halinde ne hasta ne de ziyaretçiler yakınma tavrı göstermemelidirler. Hastalığa kahırlanmak, feryat ve figan ederek ağlayıp sızlanmak hatta ölümü istemek iyi değildir. Resülullah (sas) şöyle buyurmuştur:

Kendisine isabet eden bir zarardan dolayı sizden biriniz ölümü istemesin. Çünkü iyi bir kimse ise iyiliğini artırmış olur, şayet kötü birisiyse bile tövbe edip halini düzeltme imkânı bulabilir.”[13]

Ziyaretçinin bütün amacı hastayı yalnız olmadığına inandırmak, onu ümitlendirmek, moral ve yaşama sevinci vermektir. Ağır hastaların psikolojik hali ölüm düşüncesine meyillidir. Bu durumda hastaya, hiçbir nefsin zamanı gelmeden ölmeyeceği, her ömür için kararlaştırılmış bir zamanın olduğu ve bu zaman gelince hiçbir gücün onu öne alamayacağı ya da geciktiremeyeceği söylenmelidir (Sebe, 34/30; el-A’râf, 7/34; Hud, 11/3). Hastaya, canı çeken şeylerden hediye götürmek adaptandır. Çünkü Efendimiz (sas) şöyle buyurmaktadır:

“Birinizin hastasının canı bir şey çektiği zaman, hastasına onu yedirsin.”[14]

Enes bin Mâlik (ra) şöyle rivayet etmektedir: Peygamber (sas) bir hastanın yanına giderek onu ziyaret etti ve:

“Canının çektiği bir şey var mı? Çörek getirelim ister misin?”

Diye sordu. Adam: “Evet” dedi. Oradakiler onun için çörek istediler.[15]

Sonuç

Hasta kişinin durumu zaman zaman yakınlarından sorulmalıdır. Hastaların iyileşmesi, tanıdığı kimselerin ziyaretleri ile daha da hızlanabilir. Aile ve tanıdıkların ziyaretleri, her hastanın hayatındaki önemli noktalardan biridir ve bu ziyaretler, ona iyileşme sürecinde paha biçilmez pozitiflik, teşvik, umut ve mutluluk sunar.

Hasta ziyaretinde dua edilmeli, sakin ve net bir şekilde konuşulmalı, Allâh’ın (cc) şifa vereceğine güvence belirten kısa ve olumlu ifadeler kullanılmalı, hastaya cevaplayamayacağı sorular sorulmamalı, üzüntü verme ihtimali olan konular açılmamalıdır. Hastaya, şifa ayetleri ve duaların, sevebileceği düşünülen şiir ya da nesir türünden kitapların okunması da faydalı olabilir.

Cenâb-ı Allâh Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinden sağlık, sıhhat ve afiyet-i dâime dileklerimle…


[1] Buhârî, Cenâiz, 2 (Hadis no: 1239); Nesâî, Cenâiz, 53 (Hadis no: 1939).

[2] Buhârî, Cihâd, 171 (Hadis no: 3046).

[3] Buhârî, Tevhid, 31 (Hadis no: 7470).

[4] Müslim, Birr, 13 (Hadis no: 2569).

[5] Tirmizî, Cenâiz, 4 (Hadis no: 972); Ebû Dâvud, Tıb, 17 (Hadis no: 3883).

[6] Tirmizî, Tıb, 32 (2083); Ahmed b. Hanbel, Müsned, I / 239 (2137); Ebu Davud, Cenâiz, 12 (3106).

[7] Tirmizî, Tıb, 32 (Hadis no: 2083); Ahmed b. Hanbel, Müsned, I / 239 (Hadis no: 2137).

[8] Müslim, Cenaiz, 1 (Hadis no: 916).

[9] Ahmed b. Hanbel, 3 / 175 (Hadis no: 12823).

[10] Buhârî, Edeb, 27 (Hadis no: 6011).

[11] Tirmizî, Edeb 1 (Hadis no: 2736); Nesâî, Cenâiz, 52 (Hadis no: 1938); İbn Mace, Cenâiz, 1 (Hadis no: 1433).

[12] Ebu Davud, Cenaiz, 5 (Hadis no: 3095).

[13] Buhârî, Temenni, 6 (Hadis no: 7235).

[14] İbn Mâce, Cenâiz, 1 (Hadis no: 1439).

[15] İbn Mâce, Cenâiz, 1 (Hadis no: 1440).

© Her hakkı mahfuzdur. İşbu web sitesi ve içeriğine ilişkin tüm fikrî haklar ile her türlü telif hakları www.dinveilim.com sitesine ait olup, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tâbidir. www.dinveilim.com internet sayfalarındaki yazıların, bütün olarak elektronik ya da matbu bir ortamda yayımlanması yasaktır. Ancak www.dinveilim.com sitesinde yer aldığının belirtilmesi ve doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazılardan kısa bölümler iktibas edilebilir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.