Hasan el-Bennâ (1906-1949)

Musa Kazım GÜLÇÜR

20 Şubat/2019

Giriş

Hasan el-Benna (1906-1949)

Bir hareket düşünürünün düşünceleri “onu doğuran şartlarla” birlikte görülmeye çalışıldığı, zaman ve mekan olarak tarihi seyrine göre ele alındığında daha objektif sonuçlara ulaşılabileceği açıktır. Geçmişte etkinliği müşahede edilen hemen her düşüncenin, temelde tarihi kökleriyle birlikte büyüdüğü ve yol aldığı izahtan varestedir. Hasan el-Bennâ var olan bütün yapıları, toplumu ve bireyi içine alan İslâm’ın evrenselliği, düşüncenin eylemle, davanın da örgütlü hareketle bağı üzerinde yoğunlaşmış, Ezher fıkhının fikriyatı, tasavvufun iç zenginliği ve el-Vefd Partisi’nin milliliği arasında irtibat kurmuş bir düşünce ve aksiyon insanı olarak tarihteki yerini almıştır. Bu açıdan kısaca tarihi arka plana değinmeye çalışacağız.

Bennâ Öncesi Kısa Tarihi Arka Plan

Osmanlı İmparatorluğundaki gerilemeye paralel olarak Mısır’da Mehmet Ali Paşa ile başlayan seksen yıllık özerklik yerini, 1875’den 1952’ye kadar kadar sürecek olan 77 yıllık İngiliz işgali ve sömürge yönetimine bıraktı. 1914’te İngiltere’nin Mısır’ı himayesine aldığını açıklaması, Osmanlı-Mısır arasındaki “koruyan-korunan” (süzeren-vassal) ilişkisinin de sonlanması demekti. Birinci dünya savaşı patlak verdiğinde “İngiliz-Mısır” birlikleri, “Osmanlı-Alman” birliklerine karşı fiilen savaşmış, Kanal savaşlarında hem Osmanlı hem de Mısır saflarından binlerce Müslüman hayatını kaybetmiştir.

Mustafa Kâmil Paşa döneminde (1874-1908) Mısır’da güçlü bir İslamcı-Milliyetçi hareket ortaya çıktı. Bu hareket Osmanlı karşıtlığı yerine, İngiliz işgal güçlerine karşı bir mücadele halindeydi. Mustafa Kâmil esasta Türklere daha yakındı ve bu hareketteki İslamcı görüşlere de katılmaktaydı. 1917’de Kâmil’in ölümü ile İngilizler Kral Fuad’ı işbaşına getirdiler. Bu dönemde etkin hale gelen Mısır milliyetçi Vefd Partisi ve onun önderi Saad Zağlul halktan önemli bir destek görmeye başladı. Dolayısı ile o dönem Mısır’da İngiliz işgal yönetimi, Mısır Kralı ve milliyetçi Zağlul’un Vefd partisi siyaset belirleyici üç önemli güç olarak sahnedeydiler. (Dağ, 2011: 13-15; Bu üç gücü daha ayrıntılı görmek için bkz. Ganim, 2012: 55-62)

Bennâ’nın Çocukluk ve Gençlik Yılları

Müslüman Kardeşler teşkilatı Hasan el-Benna (soldan üçüncü) tarafından 1928 yılında kuruldu.

Bu siyasal ve toplumsal karışıklıklar içerisindeki Mısır’da, yirminci yüzyılın etkili sünnî-İslâmî hareketlerinden Müslüman Kardeşlerin (İhvân-ı Müslimîn) kurucusu ve teorisyeni olarak ünlenecek Benna, 1906 yılında Nil deltasındaki Mahmudiye kasabasında dünyaya geldi. 8 yaşında ilköğrenimi için gittiği Reşad Dini Bilgiler Okulunda okul yöneticisi Zehran’dan tasavvufi yönü ile etkilendi. Fakat bu okulda asıl etkiyi Muhammed Abdulhalık adlı hocası yaptı. Öğrencilerin ahlâkî durumları ile yakından ilgilenen hoca, tüzüğünü bizzat kendisi hazırlayarak üçüncü sınıf öğrencilerine “Ahlâk ve Edep Cemiyeti” kurmalarını öğütlemiş, Bennâ Mahmudiye’deki bu cemiyetin çalışmalarına istekle katılmıştı. Bennâ ve arkadaşları, çalışmalarını yetersiz görmeye başladıklarında ileride her biri önemli görevler üstlenecek olan Ali Bedir, Abdurrahman Saati ve Said Bedir ile daha sistemli bir çalışma yapmaya karar verdiler. Bu gaye ile “Haramların İşlenmesini Önleme Cemiyeti”ni (Cem’iyyetü Men’il Muharremât) kurarak aralarında iş bölümü yaptılar. Bu cemiyetin daha sonra dağılması ile Bennâ ve arkadaşları daha değişik çalışma usulleri bulmak üzere anlaştılar.

Bennâ, henüz 14 yaşında iken ailesinin de isteği ile Demenhur’daki öğretmen okuluna kaydoldu. Burada Hassafiye tarikatına mensup kimseler, ileride ihvanın yöneticilerinden olacak Ahmed es-Sükkerî ve hayatında en fazla etkilendiğini belirttiği Şeyh Hüseyin el-Hassâfî ile tanıştı. Bir keresinde şeyh, öğretmen adayı Bennâ ve arkadaşı Sükkerî’ye şöyle hitap ederek önemli bir ilkeyi öğretmişti:

“Ben sizin insanların kalplerinde yer edeceğinizi ve etrafınızda pek çok kimsenin toplanacağını Allâh’tan ümit ediyorum. Şunu biliniz ki etrafınızda toplanacak bu insanların zamanlarını ne şekilde kullandığınızı Allâh sizlere soracaktır. Bu zaman zarfında siz bu insanlara faydalı mı oldunuz? O takdirde onlar bu vesile ile sevap kazanacak olurlarsa sizin de onlar kadar sevap kazanmanız söz konusu olabilir. Yok, zamanlarını boşa harcamış iseniz, siz de onlar da sorumlu olursunuz.” (Dağ, 2011: 16-42)

Bennâ, bu hocası hakkında şunları söylemektedir: “Beni kalben en çok etkileyen ve derin bir iz bırakan yönü, iyiliği emredip kötülükten alıkoyma konusundaki sert, kararlı tutumuydu. Bu konuda kimsenin kınamasından çekinmez, kimin huzurunda olursa olsun kötülükten alıkoymaktan asla geri durmazdı.” (M. Abdulkadir Ebu Faris, 2012: 57)

Demenhur’da da Mahmudiye kasabasındakine benzer bir yapılanma içerisinde oldular. Gençlik yıllarındaki bu faaliyetin adı da tıpkı yıllar sonra kuracağı cemiyetin adı gibi “İhvan-ı Müslimîn” (Müslüman Kardeşler) idi. Bennâ, Demenhur’da Şeyh Süleyman adlı yetkin bir zattan İhyâu Ulûmiddîn dersleri aldı. Bunun yanı sıra okuldaki fıkıh, tefsir ve hadis derslerine de büyük bir istekle sarılmıştı.

1920-23 yani 14 ile 17 yaşları arası Bennâ’nın hayatında önemli bir dönemdir. Bu dönem onun ibadete ve tasavvufa ağırlık verdiği, 15 yaşından itibaren arkadaşlarına ciddi yönlendirme ve telkinlerde bulunduğu yıllardır. Ancak İngiliz işgaline karşı Mısır halkının en ciddi ayaklanmalarından olan 1919 devrimi, Bennâ’nın bilinçaltında işgal güçlerine karşı direnişin tohumlarını ekmiş, bu tohumlar ileriki yıllarda büyük bir ağaca dönüşmüştür.

İngiliz sömürge yönetimini boykot komitesinde aktif rol alan Bennâ, gençliğinin bu en heyecanlı dönemlerinde organizeli hareket tecrübelerini bizzat yaşayarak öğrendi. Hala önünde uzun yıllar vardır ve idealist bir liderin yetişmesi için daha beş yıl geçmesi gerekecektir.

Bennâ, 1923 yılı 16 yaşının ortalarında Kahire’ye geldi. O yıl Kahire’de ilkokul öğretmeni olmasını sağlayacak yeterlilik imtihanını, ayrıca yüksek okullarda öğretmenlik yapabilmesinin yolunu açacak olan Dâru’l-Ulûm sınavını başarı ile geçti. Aynı yılın üçüncü bir sürprizi ise, Eğitim Bakanlığından gelen bir yazı ile Bahira bölgesindeki Haribeta adlı bir ilkokula öğretmen olarak atandığı ve yaz tatili biter bitmez görevine başlaması gerektiği idi. Ancak Bennâ, tercihini Dâru’l-Ulûm’dan yana kullandı ve dört yıl boyunca Kahire’de bir öğrenci evinde arkadaşları ile beraber kaldı.

1924 Kasım’ında İngilizlerin Mısır komutanı ve aynı zamanda Sudan genel valisi olan Sir Lee Stack Kahire’de bir suikast sonucu öldürülmüş, 1925’te açık emperyalist görüşleri ile bilinen Lord Lloyd Mısır’a vali olarak atanmıştı. Bu görev değişikliği olayları azaltmadığı gibi, işgal yönetiminin Mısırlılara karşı tutumu biraz daha sertleşmişti. İşte böyle bir ortamda Bennâ, tasavvuf ve ibadete yönelmiş olmakla birlikte, vatana hizmet etmenin kaçınılmaz bir görev olduğuna iyice inanmıştı.

Üniversite yılları Bennâ’nın beş-on arkadaşı ile birlikte kahvehanelerde irşad konuşmaları yaptığı, İngiliz sömürgeciliğine karşı durabilmenin yol ve yöntemlerini tartıştığı yıllar oldu. Mısır’da batılı yoz kültürün giderek güçlenmesi, ideallerini dini inanç ile süslemiş genç öğretmenler üzerinde hayal kırıklığı oluşturmuştu. Bennâ, önde gelen din adamları ile bu konudaki kaygılarını paylaştığında yeterli cevaplar alamamış, düşüncelerine sahip çıkan diğer ilim adamları ile birlikte, batıcı akımlara karşı güçlü bir duruş sergileyen Prof. Abdulbaki Surur Naim ile Muhibbuddin el-Hatip sorumluluğunda “el-Fethu’l-İslâmî” adlı derginin çıkarılmasında rol almıştı. (Dağ, 2011: 16-42)

Dâru’l-Ulûm’dan mezun olurken hazırladığı tezde şöyle diyecektir: “Eğitim hayatımı tamamladıktan sonra önümde iki amacım var. İlki özelde aileme ve yakınlarıma faydalı olmaktır. İkincisi ise genelde yol gösterici bir öğretmen olarak gündüzleri çocukların eğitimi ile uğraşırken geceleri de o çocukların babalarına dinlerinin amacını, mutluluklarının kaynağını öğretmekle geçireceğim. Kâh konuşma ve diyalog kurma yöntemi ile kâh yazıyla ve gezip dolaşarak. İkinci amacım için özel olarak sebat ve vefa ile donanarak hazırlandım. Bu iki haslet bir ıslahçı için her şeyden daha çok gerekli başarısının sırrıdır. Pratik olarak ise uzun bir çalışmanın içine gireceğim ve resmi evraklara ulaşmaya, bu ilkelere duyarlı, halkına karşı hassas kişilerle tanışmaya çalışacağım. Bu kişiler küçük bedenlerine rağmen heybetli görünen, zayıflıklarına rağmen zorluklara katlanan, yaptıklarının karşılığını sadece Allâh’tan bekleyen, O’na sığınan ve teslim olanlar olmalıdır. Bu, vicdanımdan başka kimsenin tesiri altında kalmadan, hocalarımın şahitliğiyle benimle Rabbim arasında beni bağlayan bir antlaşmadır.” (Ganim, 2012: 143-144)

1927 yılı Haziran’ında diplomasını alan Bennâ, haritada dahi yerini bilmediği İsmailiye kentine tayin edildiğini öğrendi.

Faaliyetleri ve Çalışmaları

İsmailiye kentindeki ilk birkaç aylık alışma döneminden sonra Bennâ, herkese eşit uzaklıkta ve daha kapsayıcı olduğunu düşündüğü için, ilk dönemlerinde olduğu gibi mescidler yerine kahvehanelerde konuşmalar yapmaya karar verdi. Kahvehane konuşmalarında ihtilaflı, aktüel ya da siyasal konulara kesinlikle girmeden Allâh’ı ve ahiret gününü hatırlatıp, terğib ve terhib arası bir yol takip ediyordu. Hikaye, menkıbe ve örneklerle süslediği konuşmalarını on dakikadan daha fazla tutmuyordu. Bennâ, kendisi de bir tarikat mensubu olduğu halde, halkı özel bir tarikata davet edip davasını bu şekilde sınırlama gibi bir yola girmedi. (Dağ, 2011: 45-46)

Tarihler Mayıs 1928’i gösterdiğinde altı esnaf arkadaşı Bennâ’yı ziyaret için geldiler. Hafız Abdulhamid (marangoz), Ahmet el-Hasrî (berber), Fuat İbrahim (ütücü), Abdurrahim Hasbullah (şoför), İsmail Azze (bahçıvan) ve Zeki el-Mağribî (lastikçi). Bennâ bu altı kişi ile beraber birbirlerine İslam yolunda çalışmak için söz verdi. Aralarından biri: “Kendimize ne ad vereceğiz?” diye sorunca Bennâ: “Biz, İslâm’a hizmet etme yolunda kardeş olan kimseleriz. O halde biz Müslüman Kardeşleriz (İhvân-ı Müslimîn)” dedi. (Ganim, 2012: 145-146)

Hemen küçük bir büro tutuldu. Burasının adı “Tehzib Okulu” olarak belirlendi. Program içeriği de buraya gelenlerin Kur’ân’ı doğru şekilde okuması, bazı surelerin ezberlenmesi, tefsir ve açıklamaların öğrenilmesi, hadislerin ezberlenmesi, akîde ve ibadetlerin öğrenilmesi, İslâm tarihi ve selefi salihînin yaşayışının bellenmesi, gücü yetenlerin davet yapmaya hazırlanması ve ders vermekle yükümlü olmaları gibi unsurlardı.

Bennâ ve arkadaşları, kendi yetiştirme şekillerini yansıtacak eğitim metotlarının uygulanacağı bir okul kurmaya ve adının da İslâm ve Kur’ân davetinin başladığı yer manasına “Hira İslâm Enstitüsü” olmasına karar verdiler. Ama okul, Bennâ’nın ileride İsmailiye’den ayrılmasından hemen sonra sıradan bir okul durumuna düştü ve eğitim kadrosu da onun hayalini kurduğu davetçi kimliğinden oldukça uzaklaştı.

Bennâ, 1932 yılında İsmailiyye’nin saygın ailelerinden birine mensup bir bayanla evlendi. Aynı yılın Ekim ayında Kahire’ye tayinini isteyen Bennâ, böylece davanın merkezini de başkente taşımış oldu. Bu arada Müslüman Kardeşler Anayasa ve İç Yönetmeliği “Risale” adıyla yayınlandı. Grubun öğretileri şu şekilde belirlenmişti:

İtikâdî yanlışlıklardan uzak olma.

Allâh için sevme ve İslâm birliğine dahil olma.

İslâm edebiyle edeplenme.

Nefsini terbiye etme, Ahirete önem verme.

Din, iman ve ahde vefa gibi temel prensiplere bağlı olma.

İslâm’ı yayma için çaba.

Hakk’ı ve hayrı her şeyden çok sevme.

Sonraları Bennâ pek çok risale yayınladı. Bennâ ve arkadaşları 1933’te ihvanın ilk haftalık gazetesini, 1938 Mayıs’ında da “Nezîr” adlı dergiyi yayınlamaya başladı. İhvanın kurulmasının üzerinden tam on yıl geçtiğinde hareketin 300 şubesi oluşmuştu.

1939 yılı Eylül ayında İkinci Dünya Savaşının başlaması üzerine Kral Faruk, İngiltere’nin baskısı ile Vefd partisini hükümeti kurmakla görevlendirmiş, bu ise Mısır’lı milliyetçiler ile Müslüman Kardeşler Hareketinin alternatif güç odakları haline gelmelerine yardımcı olmuştu. Bir yanda Cemal Abdunnasır gibi genç subaylar darbe planları yapmaya başlarken, öte yandan Bennâ da kurucusu olduğu hareketin sözlü davetten fiilî mücadele yöntemine geçmesi gerektiğine karar vermişti. Bennâ bu tarihten itibaren siyasal mücadele içerisinde aktif bir biçimde taraf olacaklarını ilan etti.

Bennâ; sömürgecileri, sarayı, burjuva sınıfını, partileri ve halkın İslâm’ın temel öğretilerinden uzaklaşmış olmasını büyük bir problem olarak görmekteydi. 1941 Ocak ayında Müslüman Kardeşler 6. Genel Kongresi’nde Bennâ’nın İsmailiye bölgesinden milletvekili adayı olması kararlaştırıldı. İngiltere, Bennâ’nın seçimlere katılmasını doğrudan engelleme gücüne sahip olmadığından, Meclis Başkanı Nahhas Paşa ile görüşüp Bennâ’nın adaylığının engellenmesini, adaylığını engelleyememeleri halinde de Bennâ’nın seçimleri bir şekilde kaybetmesi gerektiğini empose etti.

Siyasete atılma girişimine karşın oluşturulan engeller üzerine Bennâ, adaylıktan çekilmek için Mısır yönetimine şu şartları öne sürdü:

Bazı yerlerde kapatılan ihvan şubelerinin yeniden açılması ve yayını durdurulan dergilerin yeniden yayınlanabilmesi.

Alkollü içkilerin ve fuhşun önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması.

Hükümet bu şartları kabul etti. Ancak uygulama alanı dar tutuldu. Mesela alkollü içkilerin satışı ile ilgili yasaklama daha çok dini merasimleri, Ramazan ayını ve günün belirli saatlerini kapsıyordu. (Dağ, 2011: 45-96)

İngilizler bu defa da Bennâ ve Müslüman Kardeşler Teşkilatını para desteği ile kendilerine çekmeye çalıştı. Bu teklif tereddütsüz reddedildi. Bennâ onlara şunu söyledi: “Siz galiba bizi alınıp satılan köleler gibi görüyorsunuz! Sizinle asla anlaşamayız. Ülkemizi sömürmek için sizi buralara getiren bu tüccar zihniyetinden kurtulmanız lazımdır.” (Mahmud, 1990: 126-127)

Bunun üzerine işgalciler, memurluğunu vasıta ederek onu farklı kentlere sürgün etme yoluna gittiler. Bennâ önce İskenderiye’ye, sonra Kahire’ye ardından da Kına’ya sürgün edildi. Bunun üzerine Bennâ mevcut görevinden istifa etti. 1941 yılında tutuklandı. Artık Bennâ’nın faaliyetleri gerek İngilizler ve gerekse de yerli işbirlikçiler tarafından tehlike sınırında algılanıyordu. Bennâ’ya yakın isimler görevlerinden alındı. Mısır devlet görevlilerine ve İngilizlere yapılan suikastlar Müslüman Kardeşler ve Bennâ ile ilişkilendirildi. İngiliz yanlısı Başbakan Nukraşi Paşa, 8 Aralık 1948 tarihinde Müslüman Kardeşler Cemiyeti’nin kapatılmasına, mallarına el konulmasına ve çok sayıda üyesinin de gözaltına alınmasına karar verildiğini duyurdu. İşin ilginç yanı 1947 yılında BM Güvenlik Konseyi’nde Mısır’ın bağımsızlığı ile ilgili görüşmeler başladığında, Bennâ, Güvenlik Konseyi üyelerine Mısır’ın tam bağımsızlığı ve bütünlüğü konularında Nukraşi Paşa’yı destekleyen mektuplar göndermişti.

Bennâ, Müslüman Kardeşler Cemiyeti’nin kapatılması kararının, Krallık sarayının temsilcileri ve emperyalist Batılı devletlerce birlikte alındığını belirterek, öldürülmesinin planlandığını ifade etti. Birkaç gün sonra Nukraşi Paşa bir suikastle öldürüldü. Suikastten ihvanı sorumlu tutan Krallık, Mısır İçişleri Bakanlığı Cinayet Masası’ndaki görevli Albay Mahmut Abdulmecit’e Bennâ’nın öldürülmesi talimatını verdi. 12 Şubat 1949 Cumartesi günü Bennâ, sivil bir polis olan Ahmet Hüseyin Cad tarafından şehid edildi. (Dağ, 2011: 45-96)

Bazı Fikirleri

30 Nisan 2011 tarihinde Müslüman Kardeşler’in kurduğu, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin başkanı Muhammed Mursi (1951-2019). 1 yıllık iktidar sürecinin ardından 3 Temmuz 2013’te askeri darbe ile devrildi. 17 Haziran 2019 tarihinde, Cumhurbaşkanı seçilmesinden yedi sene sonra duruşma sırasında hayatını kaybetti.

Bennâ’dan kendisini tanımlaması istendiğinde şunları söylemiştir: “Ben gerçeği arayan bir gezginim. İnsanlar arasında insanlığın anlamını arayan bir insanım. İslâm’ın tertemiz gölgesinde vatanı için saygınlık, özgürlük, istikrar ve güzel bir hayat isteyen bir vatandaşım. Ben varlığın sırrını anlayan, her şeyden ilgisini kesip yalnızca Allâh’a yönelen biriyim ve şöyle sesleniyorum: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allâh içindir. O’nun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslümanlardanım. Ben buyum, peki sen kimsin?” (Bennâ, 2010: 33)

Bennâ, “Arap Edebiyatında Yenilenme” başlığı altında birçok makale kaleme almıştır. Bennâ yazdığı makalelerde modernistleri; Avrupa’yı taklitte aşırıya kaçmak, şüpheciliği abartarak kabul görmüş hakikatleri dahi varsayım olarak görmek, geçmişi küçümsemek, araştırma özgürlüğü ve düşünceye saygı gibi kavramları kullanarak mevcut inancı ve ahlâkı çökertmeye çalışmakla tenkit etmiştir. (Ganim, 2012: 103)

Batıya karşı olma çerçevesinde Bennâ iki tutum geliştirmiştir. Birincisi, Doğu birliğini ifade eder. Bennâ’ya göre uzun süredir kendilerini Batının karşısında gören Doğuluların bir davet misyonu vardır. İkinci tutum ise, Doğunun İslâmî olmayan medeniyetler de dahil olmak üzere bütün medeniyetlerle bağının güçlendirilmesidir. Bennâ, bu anlamda Batı medeniyetiyle de bağların güçlendirilmesini savunur ve şöyle der: “Genel tarihi inceleyen herkes medeniyet güneşinin Doğudan doğup bütün dünyayı aydınlattığını bilir. Önce Hint medeniyeti, Çin, Fars, Mısır gibi medeniyetler parlamıştır. Sonra hükmetme zamanı Batıya geldi. Yunan felsefesi ve Roma yönetimi parladı. Sonra mesajların en sonuncusu ve yücesi olan İslâm’ın doğuşuyla yönetim Doğuya geçti. Giden geri dönmüştü… Sonra Batı uyandı ve bilime, buluşa dayalı modern medeniyet yükselişe geçti. Yönetimi ikinci kez alan Batının sultası şiddetliydi, zalimdi, çirkindi. Bu yönetimin iflas ettiği açıkça ortaya çıktı. Geriye, Doğudaki Allâh’ın inanan halifelerinin, bu tekeri patlayan medeniyeti defnetmesi kaldı.” (Ganim, 2012: 196)

Bennâ, yazılarında diriliş terimini, ilerleme, yükselme ve medenileşme terimlerinden daha çok kullanır. Ona göre dirilişin üç sacayağı vardır. Birincisi, en yüksek idealdir ve bir toplum diriliş özellikleri taşıdığında Kur’ân’ın böyle bir toplum için koyduğu en yüksek ideal önce Allâh’a inanmaktır. Dirilişin muhtevasındaki ikinci ve üçüncü sacayakları maddi ve manevi güçle temsil edilirler. Bennâ’ya göre dirilişin gerçekleşebilmesi için bu iki gücün birleşmesi gerekmektedir. Dirilişin mahiyetine dair sunduğu özel ve farklı tasavvurunun ışığında dirilişin amacının ‘bilimsel-teknolojik ilerleme’den öte olduğu ortadadır. Çünkü bununla yetinmek, ilerlemiş Batıyı örnek ve yüksek ideal olarak kabul etmek anlamına gelmektedir. (Ganim, 2012: 198) Bennâ, Müslümanların gerilemesi ile ilgili olarak toplumsal, siyasal ve düşünsel iç etkenlerle özellikle istilalarla oluşan dış etkenlerin rolünden bahseder. (Ganim, 2012: 200-213)

Bennâ, genel hedeflerinin hiçbir zaman dünyalık olmadığını, ancak iki temel hedeflerinin bulunduğunu şu şekilde ifade etmiştir:

İslâm topraklarını her türlü yabancı güçlerden temizlemek.

İngiliz istilasını defederek, özgür bir vatanda, İslâm’ın hükümlerini toplumsal hayata uygulayan İslâmî bir devlet kurmak. Bu iki temel hedefi Nil havzasında, Arap ülkelerinde ve Allâh’ın İslâm’la müşerref kıldığı tüm İslâm ülkelerinde gerçekleştirmek. (Bennâ, 2010: 207-208)

Bennâ, Müslüman kardeşlerin misyonunun, İslâm devletlerinin önderliğini üstlenecek, Müslümanları parçalanmışlıktan kurtaracak, kendilerini yenilemelerine yardımcı olacak, kaybedilmiş topraklarını, ellerinden alınmış vatanlarını ve gasp edilmiş ülkelerini onlara iade edecek ve ardından cihad bayrağını ve tebliğ sancağını yükseklere taşıyacak, böylece İslâm âlemini İslâm’ın prensipleri vasıtası ile yüceltecek olan bir devlet olduğunu belirtmektedir. (Bennâ, 2010: 156)

Bennâ, Müslüman kardeşlerin şiddet ve ihtilale bakış açılarını ifade ettiği bir başka yerde ise Mısır’da İngiliz hükümetine karşı bir ihtilali hedeflemediklerini, ihtilalde bir fayda görmediklerini belirtmektedir. İngiliz sömürgesine karşı meydana gelebilecek bir ihtilalin ise kardeşlerin çağrıları ile değil, belki bu yönde şartlar olgunlaşırsa ancak meşru olabileceğini ifade etmektedir. (Bennâ, 2010: 244)

Sonuç

Ağırbaşlı, sade, hazırcevap, açık bir zihin ve uzak görüşlülük. Aydın bir ruh ve iliklerine kadar derin bir iman. Son derece alçakgönüllü ve ümit dolu bir sine. Üzerinde sade bir elbise ve ince bir pardösü. Mütevazı odasında eski bir halı ve hemen her ilim dalından geniş yelpazede bir kitaplık.

Ahlâk ölçülerini ve fazilet esaslarını topluma olduğu kadar politikaya da yeniden kazandırmak azmindeydi. Siyaset ile ahlâkı mezcetmek istemişti. Politikacıların iki yüzlülüğünü şiddetle reddeder, halkı da bu konuda uyarmaya çalışırdı.

Şarkın dışarıdan medeniyet ithal etmesi yerine, bütün insanlık için daha hayırlı ve yararlı olacağına inandığı yeni bir İslâm medeniyeti kurulması onun idealiydi. Adımları belirlemiş, salih bir toplum ile duru İslâm’ın hususiyetlerini taşıyan yeni ve örnek bir nesil yetiştirmeyi hedeflemişti.

Fakir olarak yaşamış, şöhret ve debdebeden uzak durmuştu. Gerçek şafağın doğması yolunda uzun ve karanlık gecelere aldırmamış, aydınlık günlerin geri geleceği düşüncesi ile sabırlı davranmayı kendisine temel bir şiar edinmişti.

Allâh’ın rahmeti ve ğufranı Bennâ ve tüm şehitlere olsun.

Referanslar

A. Abdulhalim Mahmud, Müslüman Kardeşlerde Eğitim ve Teşkilatlanma Siyaseti (Çev. Mehmet Emin Akın), Server Yayınları, Ankara-1990.

Ahmet Emin Dağ, Çağa İz Bırakan Müslüman Önderler Hasan el-Bennâ, İlke Yayıncılık, İstanbul-2011.

Hasan el-Bennâ Konuşuyor (Davetin Esasları-Gençliğin Meseleleri), Esra yayınları, Konya, trsz.

Hasan el-Bennâ, Altun Halkalar, Mütercim: Ali Arslan, Arslan Yayınları, İstanbul, trsz.

Hasan el-Bennâ, Hatıralarım (Müslüman Kardeşler), Çevirenler: M. Beşir Eryarsoy, Osman Arpaçukuru, Beka Yayınları, İstanbul, trsz.

Hasan el-Bennâ, Risâleler, Çeviri: M. Akbaş, R. Songül, M. Erim, A. Akbaş, Nida Yayınları, İstanbul-2010.

Hasan el-Bennâ, Tasavvuf ve Ahlâk Eğitimi, Derleyen: İsâm Telime, Çevirenler: A. Güneş, C. Karan, Nida Yayınları, İstanbul-2008.

İbrahim el-Beyyumi Ganim, Hasan el-Bennâ’nın Siyasi Düşüncesi, Ekin Yayınları, İstanbul-2012.

M. Abdulkadir Ebu Faris, Hasan el-Bennâ ve Müslüman Kardeşler Uluslararası Sempozyum Tebliğleri, Medeniyet & Genç Birikim, Ankara-2012.

© Her hakkı mahfuzdur. İşbu web sitesi ve içeriğine ilişkin tüm fikrî haklar ile her türlü telif hakları www.dinveilim.com sitesine ait olup, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tâbidir. www.dinveilim.com internet sayfalarındaki yazıların, bütün olarak elektronik ya da matbu bir ortamda yayımlanması yasaktır. Ancak www.dinveilim.com sitesinde yer aldığının belirtilmesi ve doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazılardan kısa bölümler iktibas edilebilir.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.