Allâh’ın (cc) Fazlını İtiraf & İfade

Musa Kâzım GÜLÇÜR

19 Eylül/2019

Giriş

Rabbinizden bir bağışlanmaya koşuşunuz… (Ali İmran, 3/133)

“Fazl” kelimesi genel olarak fazlalık, üstünlük ve ihsan anlamına gelen, özellikle de Allah’ın çok yönlü lütuf ve keremini ifade eden bir terimdir. Zamanla bir insanın iyilik yapma düşüncesiyle başka birine sağladığı faydaya da “fazl” denilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de 104 yerde geçen “fazl” ve bu kökten türeyen diğer kelimelerin büyük bir kısmı Allah’ın genel olarak varlıklar alemine, bütün insanlara, inananlara ve özel olarak da Muhammed (sas) ümmetine, ayrıca belli kişi veya zümrelere karşı maddi ve manevi lütuf ve cömertliğini ifade eder.

“İtiraf” kelimesi, kök itibarı ile iki anlama gelmektedir. Birincisi, parçaların birbiri ile irtibatlı ve uyumlu olması, ikincisi de sükûnet ve itminan. “Marifet” ve “irfan” kelimeleri bu ikinci manadan türemiş kelimelerdir. Çünkü bir insan bildikçe huzura kavuştuğu gibi, bilemedikçe de yalnızlığa ve korkuya kapılır. İşte herhangi bir konuda “ikrar” ve “itiraf”ta bulunan kimse de sanki o konuyu bilmiş ve konuşmuş demektir. Mesela, bir hata, yanlışlık yapan kimse bu hatasını anladığı ve bildiği anda onu “ikrar” ve “itiraf” etmiş olur. Bu kelimenin zıddı ise “inkâr” ve “ret” etmedir.

“Allâh’ın fazlını itiraf” ise, kendisine “nimet” ve “ihsanda” bulunulmuş bir kimsenin, bu nimet ve ihsanların kendisinden kaynaklandığı Zât’ı inkâra, redde ve unutmaya yönelmemesi, Allâh’ın (cc) hem bu dünyada hem de öte dünyada “fazl” sahibi olduğunu bilmesi ve ikrar etmesidir. Çünkü Allâh (cc), ister inansın isterse de inanmasın bütün insanlara sayılamayacak derecede “lütuf” ve “ihsanda” bulunmaktadır. Kendisine inananları fazlından olmak üzere öte dünyada, ikamet yurduna mirasçı yapacaktır.

Her türlü doğru itiraf ve ifade, stresi azaltır ve bireylerin iç çatışmaları ile başa çıkabilmelerine yardımcı olur. Allâh’ın verdiği nimetlerin itiraf ve ifade edilmesinin, zihinsel ve fiziksel refahı artırabileceğine dair çok güçlü deliller bulunmaktadır. Allâh’ın fazlını itiraf ve ifade, bireyleri derin ve analitik düşünceye, Allâh’a muhabbet duygularını keşfetmeye ve geliştirmeye teşvik eder. Bu tür bir yönelişin dünyevi ve uhrevi açıdan semereli olabilmesi için, insanların kendilerine ve Yaratan’a karşı tamamen dürüst olmaları gerekir.

Fazlı İtirafın Tavsiye Edilmesi

“Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl, 8/46)

Kur’ân-ı Kerîm’de “fazlı itiraf” bir ayette (قُلْ) “de ki” şeklinde bir emir ile beyan edilmektedir. Ancak bu beyanın Kur’ân-ı Kerîm’de sadece bir yerde geçmesinin, talepteki kuvveti azaltmadığını belirtmeliyiz. Hemen herkesin bildiği üzere namazdan önce “abdest” alma emri de sadece bir yerde geçer. Ancak bu tek emir bile bir Müslümanın bütün hayatını düzenlemeye yetmektedir. Bu açıdan, Allâh’ın fazlını itiraf ya da ifade, ayet-i kerime penceresinden bakıldığında önemli bir emir şeklinde telakki edilebilir. Ayet-i kerime şöyledir:

يَا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَاءٌ لِمَا فِى الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنٖينَ قُلْ بِفَضْلِ اللّٰهِ وَبِرَحْمَتِهٖ فَبِذٰلِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ

 “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi. De ki: ‘Allah’ın lütfuyla, rahmetiyle, evet sadece bununla ferahlanın! Çünkü bu, onların dünya malı olarak topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.” (Yunus sûresi, 10/58)

Bu ayette Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’i şu dört vasıfla nitelemektedir:

a) Kur’ân, Allah katından bir öğüttür,

b)  Kur’ân, kalplerdeki hastalıklara şifadır.

c)  Kur’ân, hidayettir.

d) Kur’ân, müminlere rahmettir.

Kur’ân-ı Kerîm’deki emir, tavsiye ve kıssa şeklinde gelen öğütleri bir reçete gibi kabul edersek, insan ruhu ve zihninde yerleşmiş olabilen ruhsal ve zihinsel rahatsızlıklara karşı bu reçetenin uygulanması da şifayı netice verecektir. Bu şifanın gerçekleşmesi de kötü huyları giderip, iyi huylar elde etme hususunda insanın mücadele ve mücahedesi ile mümkündür. Böylece insanın ruh cevheri, kutsi şekilde cilalanır, biiznillâh ilâhî ışığa muhatap olma şerefine erişir. Güneşin dünyayı aydınlatması ile hayatın bir rahmete dönüşmesi gibi, insan ruhu da ilâhî ışıkla aydınlandığında iman eksenli olarak Allâh’ın rahmeti o kimseyi kapsamaya ve bürümeye başlar. Bir cismin güneşten gelen ışığı alabilmesi için yönünün güneşe karşı olması gerekir. Bunun gibi, ilâhî beyana yani Kur’ân-ı Kerîme yönelen ruhlar, Allâh’ın ışığından istifade eder, o kutsi nur böylece ruhlara ulaşmış olur.

İşte, Allah’ın çok büyük nimetlerinden olan İslâm, İman ve İhsan ile, Yüce Allâh’ın (cc) çok büyük bir lütfu, okuyanlara ve dinleyenlere öğüt, şifa, hidâyet ve rahmet olan Kur’ân-ı Kerîm ile sevinenlerin sevinci, Allah ile, O’nun sebebiyle olmuş olur ki işte bu, kemâlin zirvesi ve mutluluğun da nihai noktasıdır. Çünkü ruhani mutluluklar, maddî mutluluklardan elbette çok daha üstündür.

Allâh’ın Fazlını İtiraf ve Fazlı Talep Eden Bir Dua

“O, nefis arzusu ile konuşmaz.” (Necm, 53/3)

Zeyd İbnu Halid’den gelen bir rivayet şöyledir:

“Resülullah (sas) Hudeybiye’de, bize geceleyin yağan yağmurun peşinden sabah namazı kıldırmıştı. Namazı bitirince cemaatin önüne geçti ve:

Rabbiniz ne dedi biliyor musunuz?” buyurdu. Cemaat:

“Allah ve Resulü bilir!” dediler.

Allah Teâlâ hazretleri: “Kullarımdan bir kısmı bana mümin, bir kısmı da kâfir olarak sabahladı. ‘Allah’ın fazlı ve rahmetiyle bize yağmur yağdırıldı’ diyenler bana mümin, yıldızları da inkâr edici olarak sabahladı. Kim de: ‘Falanca filanca yıldız sayesinde bize yağmur yağdırıldı’ dediyse o da bana kâfir, yıldıza mümin olarak sabaha erdi” buyurdular.”[1]

Allâh’ın (cc) üzerimizdeki fazlını ifade ve şükür cümleleri önemli olduğu gibi, Allâh’ın fazlının talep edilmesi de o derecede önemlidir. Bu açıdan Efendimiz (sas)’den rivayet edilen güzel bir dua metnini hem Arapça hem de Türkçe tercümesi ile takdim etmekteyiz.

“İbnu Abbas, Resülullah (sas)’in geceleyin namazdan çıkınca şu duayı okuduğunu işitmiştir:

اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِكَ تَهْدِي بِهَا قَلْبِي وَتَجْمَعُ بِهَا أَمْرِي وَتَلُمُّ بِهَا شَعَثِي وَتُصْلِحُ بِهَا غَائِبِي وَتَرْفَعُ بِهَا شَاهِدِي وَتُزَكِّي بِهَا عَمَلِي وَتُلْهِمُنِي بِهَا رَشَدِي وَتَرُدُّ بِهَا أُلْفَتِي وَتَعْصِمُنِي بِهَا مِنْ كُلِّ سُوءٍ

اللَّهُمَّ أَعْطِنِي إِيمَانًا وَيَقِينًا لَيْسَ بَعْدَهُ كُفْرٌ وَرَحْمَةً أَنَالُ بِهَا شَرَفَ كَرَامَتِكَ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ

اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْفَوْزَ فِي الْعَطَاءِ – وَيُرْوَى فِي الْقَضَاءِ – وَنُزُلَ الشُّهَدَاءِ وَعَيْشَ السُّعَدَاءِ وَالنَّصْرَ عَلَى الأَعْدَاءِ

اللَّهُمَّ إِنِّي أُنْزِلُ بِكَ حَاجَتِي وَإِنْ قَصَّرَ رَأْيِي وَضَعُفَ عَمَلِي افْتَقَرْتُ إِلَى رَحْمَتِكَ فَأَسْأَلُكَ يَا قَاضِيَ الأُمُورِ وَيَا شَافِيَ الصُّدُورِ كَمَا تُجِيرُ بَيْنَ الْبُحُورِ أَنْ تُجِيرَنِي مِنْ عَذَابِ السَّعِيرِ وَمِنْ دَعْوَةِ الثُّبُورِ وَمِنْ فِتْنَةِ الْقُبُورِ

اللَّهُمَّ مَا قَصَّرَ عَنْهُ رَأْيِي وَلَمْ تَبْلُغْهُ نِيَّتِي وَلَمْ تَبْلُغْهُ مَسْأَلَتِي مِنْ خَيْرٍ وَعَدْتَهُ أَحَدًا مِنْ خَلْقِكَ أَوْ خَيْرٍ أَنْتَ مُعْطِيهِ أَحَدًا مِنْ عِبَادِكَ فَإِنِّي أَرْغَبُ إِلَيْكَ فِيهِ وَأَسْأَلُكَهُ بِرَحْمَتِكَ رَبَّ الْعَالَمِينَ

اللَّهُمَّ ذَا الْحَبْلِ الشَّدِيدِ وَالأَمْرِ الرَّشِيدِ أَسْأَلُكَ الأَمْنَ يَوْمَ الْوَعِيدِ وَالْجَنَّةَ يَوْمَ الْخُلُودِ مَعَ الْمُقَرَّبِينَ الشُّهُودِ الرُّكَّعِ السُّجُودِ الْمُوفِينَ بِالْعُهُودِ إِنَّكَ رَحِيمٌ وَدُودٌ وَأَنْتَ تَفْعَلُ مَا تُرِيدُ

اللَّهُمَّ اجْعَلْنَا هَادِينَ مُهْتَدِينَ غَيْرَ ضَالِّينَ وَلاَ مُضِلِّينَ سِلْمًا لأَوْلِيَائِكَ وَعَدُوًّا لأَعْدَائِكَ نُحِبُّ بِحُبِّكَ مَنْ أَحَبَّكَ وَنُعَادِي بِعَدَاوَتِكَ مَنْ خَالَفَكَ

اللَّهُمَّ هَذَا الدُّعَاءُ وَعَلَيْكَ الاِسْتِجَابَةُ وَهَذَا الْجَهْدُ وَعَلَيْكَ التُّكْلاَنُ

اللَّهُمَّ اجْعَلْ لِي نُورًا فِي قَبْرِي وَنُورًا فِي قَلْبِي وَنُورًا مِنْ بَيْنِ يَدَىَّ وَنُورًا مِنْ خَلْفِي وَنُورًا عَنْ يَمِينِي وَنُورًا عَنْ شِمَالِي وَنُورًا مِنْ فَوْقِي وَنُورًا مِنْ تَحْتِي وَنُورًا فِي سَمْعِي وَنُورًا فِي بَصَرِي وَنُورًا فِي شَعْرِي وَنُورًا فِي بَشَرِي وَنُورًا فِي لَحْمِي وَنُورًا فِي دَمِي وَنُورًا فِي عِظَامِي اللَّهُمَّ أَعْظِمْ لِي نُورًا وَأَعْطِنِي نُورًا وَاجْعَلْ لِي نُورًا

سُبْحَانَ الَّذِي تَعَطَّفَ الْعِزَّ وَقَالَ بِهِ سُبْحَانَ الَّذِي لَبِسَ الْمَجْدَ وَتَكَرَّمَ بِهِ سُبْحَانَ الَّذِي لاَ يَنْبَغِي التَّسْبِيحُ إِلاَّ لَهُ سُبْحَانَ ذِي الْفَضْلِ وَالنِّعَمِ سُبْحَانَ ذِي الْمَجْدِ وَالْكَرَمِ سُبْحَانَ ذِي الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ

Allah’ım! Senden, katından vereceğin öyle bir rahmet istiyorum ki, onunla kalbime hidayet, işlerime nizam, dağınıklığıma tertip, görmediğim hususlar için düzen, müşahede dairemdekilere yücelik, amellerime temizlik ve ihlâs, rızana uygun istikameti ilham, ülfet edeceğim dostları lütfeder ve beni her çeşit kötülükten muhafaza edersin.

Allah’ım, bana öyle bir iman, öyle bir yakîn ver ki, artık bir daha küfür (ihtimali) kalmasın, öyle bir rahmet ver ki, onunla, dünya ve ahirette senin nazarında kıymetli olan bir mertebeye ulaşayım.

Allah’ım! Hakkımızda vereceğin hükümde (“kaza” kelimesi ile de rivayet edilmiştir) lütfunla kurtuluş istiyorum, (yakınlığına mazhar olan) şühedaya has makamları niyaz ediyorum, bahtiyar kulların yaşayışını diliyorum, düşmanlara karşı yardım talep ediyorum!

Allah’ım! Anlayışım kıt, amelim az da olsa (dünyevi ve uhrevi) ihtiyaçlarımı senin kapına indiriyor (karşılanmasını senden talep ediyorum). Rahmetine muhtacım, halimi arz ediyorum. (İhtiyacım ve fakrım sebebiyledir ki) ey işlere hükmedip yerine getiren, kalplerin ihtiyacını görüp şifa veren Rabbim! Denizlerin aralarını ayırdığın gibi benimle Cehennem azabının arasını ayırmanı, (Kıyamet gününde Cehennem’de yok oluşa) çağrılmaktan, kabir azabından korumanı diliyorum.

Allah’ım! Kullarından herhangi birine verdiğin bir hayır veya mahlûkatından birine vaat ettiğin bir lütuf var da buna idrakim yetişmemiş, niyetim ulaşamamış ve bu sebeple de istediklerimin dışında kalmış ise, ey âlemlerin Rabbi, onun husulü için de sana yalvarıyor, rahmetinle onu da bana vermeni senden istiyorum.

Allah’ım! Ey (Kur’an gibi, din gibi) kuvvetli ipin, (şeriat gibi) doğru yolun sahibi. Kâfirler için Cehennem vaad ettiğin kıyamet gününde, senden Cehenneme karşı emniyet, sonrasındaki ebediyet gününde de huzur-ı kibriyana ulaşmış mukarreb meleklerle, (dünyada iken) çok rükû ve secde yapanlar ve ahitlerini ifa edenlerle birlikte Cennet istiyorum. Sen sınırsız rahmet sahibisin, sen (seni dost edinenlere) hadsiz sevgi sahibisin, sen dilediğini yaparsın (dilek sahipleri ne kadar çok ne kadar büyük şeyler isteseler hepsini yerine getirirsin).

Allah’ım! Bizi, sapıtmayıp, saptırmayan hidayete ermiş hidayet rehberleri kıl. Dostlarına sulh (vesilesi), düşmanlarına da düşman kıl. Seni seveni (sana olan) sevgimiz sebebiyle seviyoruz. Sana muhalefet edene, senin ona olan adavetin sebebiyle adavet (düşmanlık) ediyoruz.

Allah’ım! Bu bizim duamızdır. Bunu fazlınla kabul etmek sana kalmıştır. Bu, bizim gayretimizdir, dayanağımız sensin.

Allah’ım! Kalbime bir nur, kabrime bir nur ver. Önüme bir nur, arkama bir nur ver. Sağıma bir nur, soluma bir nur ver. Üstüme bir nur, altıma bir nur ver. Kulağıma bir nur, gözüme bir nur ver. Saçıma bir nur, derime bir nur ver. Etime bir nur, kanıma bir nur ver. Kemiklerime bir nur koy. Allah’ım! Nurumu büyüt, bir nur ver, bir nur daha ver.

İzzetine bürünmüş, onu kendine alem yapmış olan Zat münezzehtir. Kullarına bolca ikramda bulunan Zat münezzehtir. Tesbih ve takdis sadece kendine layık Zat münezzehtir. Fazl ve nimetler sahibi Zat münezzehtir. Azamet ve kerem sahibi Zat münezzehtir. Celal ve ikram sahibi Zat münezzehtir.[2]

Sonuç

“Şüphesiz Rabbin istediğini yapandır.” (Hûd, 11/107)

Fazlı dil ile itiraf ve ifade etme, Cenâb-ı Hakk’ın üzerimize yağdırdığı görünen ve görünmeyen nimetlere teşekkür etme, muhabbetullahın artmasına sebeptir. Nimetin itirafı, Allâh’ın bizlere lütfetmiş olduğu güzellikleri daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Asıl problem ise bu nimetleri anlamadığımız ve itiraf etmediğimiz zaman ortaya çıkabilecek ve büyük endişe oluşturabilecek kalak-ı nefis de denilen iç sıkıntılarıdır.

Fazlı itiraf ile, alçakgönüllülük gelişir, kötü alışkanlıklar izale olur, manevi hayatımız dirençli hale gelir, irade güçlenir, ruhsal bir öz-denetim sağlanır ve Allâh’ın lütufları daha da artar.

Fazlı itiraf, kişisel bilgi birikimi, vicdan inceliği, iç huzuru, karakter gücü ve ahlaki yücelikten kaynaklandığı için oldukça faydalıdır. Sık sık fazlı itiraf ile, Allâh sevgisi insanın kalbinde daha da kökleşir.

Fazlı itiraf, genel olarak toplumsal açıdan da faydalıdır. Çünkü anlaşmazlıkların çözümlenmesine, suçların önlenmesine, kibrin üstesinden gelinmesine, Allâh ile yakın bir bağlantının kurulabilmesine, merhametinin fark edilmesine ve toplumsal huzurun etkili bir şekilde yayılmasına vesile olur.

Fazlı itiraf, nimeti vereni tanımaya sebeptir. Nimeti korumaya ve onu artırma yolunda gayrete vesiledir. Nimeti itiraf sadece dil ile olmamaktadır. Bilakis dil sadece gönüllerdekini açığa vurmada bir araçtır. Nimeti itiraf aynı zamanda etrafımıza faydalı olma gibi davranışlarla da gerçekleşmelidir.

İnsanın, Münim’den gelen nimetlere hakkı ile teşekkür etmesi oldukça zordur. Bu açıdan şükür hislerini, Allâh’ın fazlının üzerimizdeki büyüklüğünü elden geldiğince hatırlayarak fazlı ifade ve itirafa, bir anlamda şükür ve teşekküre yönelmekte fayda vardır. Çünkü nimeti ve fazlı itiraf ile şükür hisleri ile dolma Rabb’in hoşnutluğuna bir vesiledir.


[1] Buhari, Ezan, 156; İstiska, 28; Megazi, 35; Tevhid, 35.

[2] Tirmizi, Deavât, 30 (Hadis no: 3419).

© Her hakkı mahfuzdur. İşbu web sitesi ve içeriğine ilişkin tüm fikrî haklar ile her türlü telif hakları www.dinveilim.com sitesine ait olup, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tâbidir. www.dinveilim.com internet sayfalarındaki yazıların, bütün olarak elektronik ya da matbu bir ortamda yayımlanması yasaktır. Ancak www.dinveilim.com sitesinde yer aldığının belirtilmesi ve doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazılardan kısa bölümler iktibas edilebilir.

Allâh’ın (cc) Fazlını İtiraf & İfade” için 2 yorum

    1. Aleykümselam ve rahmetullah ve berakatuh, ilginize ve teveccühünüze teşekkür eder, Allâh Teâlâ’dan sağlık ve afiyet dileklerimle selamlarımı sunarım…

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.